Oyun olayları günümüzde geçer, ama görmeye alıştığınız şeylerle karşılaşacağınızı beklemeyin! Hikayeye göre, 1895 yılında Nicola Tesla eterle bir deney geçirmiş ve bu deney sonucu kendisi bir anda garip bir şekilde kayboldu ve dünyanın insanları aynı anda renk ayırma ve müziğin tadını çıkarma yeteneklerini kaybettiler.Belki sizin için bu olay o kadar da ciddi gelmiyor, ama Tesla’s Tower: The Wardenclyffe Mystery oyunun ana kahramanına göre Tesla’nın deneyi hayatın tüm zevkini emmiş, bu yüzden durum son derece ciddidir! Deneyden az sonra insanlar Tesla’yı suçlu ilan ettiler ve sadece yüz yıl sonra Marie adlı torunu gerçeği bulma ve deney altında nelerin saklı olduğunu öğrenme kararını almış. İşte, hamle sizin. Gerçeği söylemek gerekirse, eter fikri ilk bakışta bana garip geldi, ama kabul etmeliyim ki, bu konu üreticiler tarafından iyice incelenmiş ve gerçekten de Tesla’nın deneyleri arasında böyle bir şeyler mevcuttu.

Tesla’s Tower: The Wardenclyffe Mystery oyun geçimi hikayeye tamamen uyuyor. Geleneksel saklı nesne sahnelerin sayısı azaltılmıştır, ama mini görevler sanal maceranızın her adımda karşınıza çıkacak. Saklı Nesne oyunların büyük bir kısmından farklı olarak tekrarlayan ve sürekli karşılanan bulmacalarla donatılmamış, tersine, bu oyun size bir sürü tamamen yeni bulmacalar ve düelloları sunar. Çoğu zamanınız eski telegrafı yeniden yapmak, jeneratörü çalıştırmak, çentiği değiştirmek vs gibi mekanizma ve makinelerle uğraşmakla geçer. İyi ki, Tesla’s Tower: The Wardenclyffe Mysteryoyunundaki tüm görevler tamamen mantıklı, böylece, eğer sohbetleri atlatmaz ve günlüğünüzü sürekli okursanız tüm görevleri kendiniz kolaylıkla geçebileceksiniz. Veya o kadar da kolaylıkla değil… Yine de, eğer bir yerde takılırsanız, atlat butonunu kullanarak sıkıcı bulmacayı rahatlıkla atlatabilir, yolunuza devam edebilirsiniz.

Saklı nesne sahnelerine gelince, ekranın alt kısmında alış-veriş listesi adlı bir zımbırtı var, burada da belli bir mekanda bulmanız gereken nesnelerin listesi sıralanmıştır. Bu liste her yeni mini göreve başladığınızda rasgele oluşturuluyor, ve tek bir nesne sabit kalıyor. Tahmin edebildiğiniz gibi, ileriki gidiş için bu önemlidir. Çoğu nesneler iyi saklanmıştır, öyle ki, nesne tam gözünüzün önünde yatıyorsa, onu kolay kolay göremezsiniz. Bazen nesneyi görebilmek için kapı açmanız, çekmeceyı çekmeniz ve giysileri çıkartmanız gerekecek. Sahneler biraz dağıtılmış haldeler, ama alışmış olduğunuz gibi değil. Yanlış tıklama için ceza yoktur ve ipucu düğmesi bir dakika içinde yenileniyor. Ek olarak fareyi alabileceğiniz nesneler, büyütebileceğiniz alanlar veya geçebileceğiniz kapılar üzerinde gezdirdiğiniz zaman, fare göstergesi ele, büyütece veya ok işaretine dönüşür. Aktif bölgeler dikkatinizi çekmek için bazen parlatılırlar, böylece önemli olan şeyleri kaçırmazsınız.

Oyunun çoğu ipucularını sanal yardımcınızla sohbet ederek elde edeceksiniz, yine de onları atlarsanız takılmazsınız, çünkü çoğu bilgiyi yine günlüğünüzdeki yazılardan elde edebilirsiniz. Bu durumda kahraman size neler yapılarak nereye gidileceğini tavsiye eder. Sohbetler gibi, diğer sahneler de atlatılabilir. Günlük gibi, bu özellik te çok yararlıdır. Örneğin, ekranın herhangi bir bölgesine tıklayarak bölgede hangi görevleri tammaladığınızı ve hangi nesneleri topladığınızı görebileceksiniz. Harita kullanarak dolaşma imkanı yok ama bu büyük bir sorun değildir, çünkü geri gitme olayı fazla olmayacak.

Grafikler bakımından tükenmiş renkler dünyası diğer bir çok çağdaş Saklı Nesne oyunlarına göre daha parlak ve açıktırlar. Karanlık bölgeye girdiyseniz, genellikle duvar üzerinde ışıkları açacak anahtar mevcuttur. Bulanık arka planlarına gelince oyun başında bir tek sefer, Marie gözlüklerini düşürdüğünde beliriyor. Her sahne çok açık ve o kadar güzel ki, onları bir an önce keserek bilgisayarınızın duvar kağıdı olarak kullanmak isteyeceksiniz. Çok sayıdaki animasyonlu unsurlar her sahnede çıkıp oyunu canlandırıyorlar. Genel olarak, sanat severseniz bu oyunu ilginç içerisi ile müthiş gökyüzü resimlerini takdir edeceksiniz. Tesla’s Tower: The Wardenclyffe Mystery oyunun tek kötü tarafı kahramanların görünümleridir. Çok detaylı arka planların karşısında çizgi film türü yapılan karakterler garip görünüyorlar. Örneğin Marie, daha yakın bakıldığında, beklediğimiz kadar çekici değildir. Telsa’nın kendisine gelince, zamanımıza kadar ulaşan fotoğraflarında görmeye alıştığımız ilhamlı soylunun yerine daha çok deli bir bilim adamına benziyor. Eğer bir süreliğine gerçek kişilikle olan benzerlikleri aramaya bırakırsanız, belki de bu kahraman açık yüz ifadeleri ile sizi bir an için cezbedecektir ama yine de alışmak için biraz zaman gerekecektir.

Yüksek kaliteli grafiklere ilaveten, Tesla’s Tower: The Wardenclyffe Mystery çok güzel seslendirmeyle övünebilir. Hem ana kahramanlar hem de yan karakterlerin seslendirmeleri saygı uyandıracak şekildedir. Arka plandaki müzik te tamamen somut. Çok sıkıcı olmasına rağmen, içinizi hüzün ile açıklanamaz huzursuzlukla doldurarak oyunun havasına çok iyi şekilde uyuyor. Hiç Outcry oyununu oynadıysanız, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bu oyunlar hikaye ve bulmacaları ile grafikler ve müzikleriyle ve ayrıca akrabanızın tarafından yönlendirilmiş olmanız taraftan çok benzerdirler. Farklı olan taraf ise, Tesla’s Tower: The Wardenclyffe Mystery renklendirme açısından daha canlıdır ve sonu da diğer oyunundaki gibi hayal kırıklığına uğratıcı değildir. Ayrıca gerginliği dağıtacak çok espirili anları var.

Genel olarak, tecrübenize göre bu oyunu 5 ila 8 saat arası bir zaman diliminde tamamlayabileceksiniz. Belki de bir kez geçtikten sonra hikayeyi hatırlamak ve eşsiz bulmacaları çözmek için tekrar oynamak isteyebileceksiniz. Tesla’s Tower: The Wardenclyffe Mystery üreticileri bir oyunun kalplerimizi kazanması için mutlaka kanlı cinayet, karanlık mezarlık, kırılmış kukla ve kaybolmuş arkadaşları içermesi şart olmadığını çok güzel şekilde kanıtladılar. Oyun hiç te ürpertici değildir, ama güçlü bir duygusal etkilemeyi içerir, öyle ki, bunun bitmesini istemeyiz. Bravo, Persha, haydi bir daha!